8 Şaban 1439 | 24 Nisan 2018
 
89CADE1A-BFD6-47AF-AA5E-7FAB6EDCDDBC
Üye Girişi | Üye Ol
  • ANA SAYFA
  • KUR'AN-I KERİM
    • Okuyun
    • Dinleyin
    • Bilgilenin
  • SON PEYGAMBER
  • TASAVVUF
    • Tasavvufa Dair
    • Yolumuzun Esasları
    • Silsile-i Şerif
    • Hatm-i Hacegan
    • Evrad-ı Şerif
  • M. ZAHİD KOTKU (RH. A.)
    • Hayatı
    • Fotoğrafları
    • Kitapları
    • Sohbetleri
  • M. ES'AD COŞAN (RH. A.)
    • Hayatı
    • İslam Anlayışı
    • Tasavvuf Anlayışı
    • Hizmet Anlayışı
    • Kitapları
    • Başmakaleleri
    • Sohbetleri
    • Fotoğrafları
    • Anma Programları
  • M. NUREDDİN COŞAN
  • SIK SORULAN SORULAR

  • Soru-Cevap
    • Sık Sorulan Sorular
Soru-Cevap > Sık Sorulan Sorular

KAZANÇLA İLGİLİ ÇEŞİTLİ KONULAR



 

SORU: Birçok yerde ekin biçildikten sonra tarla ateşe veriliyor. Sapı yakmak caiz midir?
CEVAP: Birçok yerde köylüler, tarlanın kuvvetlenip yabanî otlardan temizlenmesi için tarlalarını ateşe vermektedirler. Geçrekten bunda fayda varsa, yakmalarında bir sakınca yoktur. Hatta rüzgâr şiddetli olmadığı takdirde başkasına ait bir şeyin yanmasına vesile olursa da mesul değildir. Ama rüzgar şiddetli olduğu halde birisi tarla sapını yakar ve komşulara ait bir şeye sıçrarsa mesuldür.
 
SORU: Faiz ve İslâm'ın kabul etmediği kazanç ile İslâmî çocuk kreşi ve özel okullar gibi hayır müesseseleri açmak ve burs vermek caiz midir?
CEVAP: Faiz ve İslâm'ın kabul etmediği kazancı yemek veya aile efradına yedirmek haramdır. İbn Abbâs (ra.) diyor ki "Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan gıdaların helâl ve hoş olanlarından yiyiniz" mealindeki âyet-i kerîmeyi okudum. Bunun üzerine Sâ'd bin Ebi Vakkâs ayağa kalktı ve "Ey Allah'ın Resulü! Duamın kabulü için dua et..." dedi. Bunun üzerine Peygamber (sa.) buyuruyor: "Yiyeceğini helâl kıl, duan kabul olunacaktır." "Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a yemin ederim ki, bir kul haram bir lokma midesine indirirse kırk güne kadar (Allah duasını) kabul etmez." İslâm'ın faiz meselesine nasıl baktığı malûmdur. Faiz ile ve İslâm'ın kabul etmediği yollarla elde edilen kazanç haramdır. Ancak bilerek veya bilmeyerek zamanında meşru olmayan bir yolla elde edilen kazancı kimden elde edildiği belli ise. bu kazancın esas sahibine iadesi gerekmektedir. Belli değil ve İslâmî bir idare varsa o kazancı idarenin meşru tasarrufuna tevdi etmek, kreş gibi bir hayır müessesesine verilerek mesuliyetten kurtulmak gerekmektedir.
 
SORU: Söylentilere göre Avrupa'da çalışan birçok işçi vatandaşlarımız çocuk yardımını alabilmek için akrabalarını kendi namına tescil ettirip çocuk yardımını alıyorlar. Böyle bir yardım almak caiz midir?
CEVAP: Akrabası da olsa, başkasına ait bir çocuğu namına tescil ettirmek caiz değildir. Haramdır. Câhiliyette bir kimse birisinin akıl. zekâ ve cesareti hoşuna gittiği zaman onu evlad edinip çocuklarından sayar ve evine alırdı. Halk da onu kendisine nisbet ederdi. Yani falan falanın oğludur, derdi. Ve böylece başkasına ait olan çocuk gerçek dışı olarak kendisine nisbet edildiği gibi varis olmayan varis kılınır. Varis olan da mahrum bırakılır veya hakkı eksiltilirdi. Bunun için Kur"an-ı Kerîm bunu yasakladı. Soruda geçen işçi meselesinde üç yönden vebal vardır:
1- Yalandan başkasının çocuğunu kendisine nisbet etmek,
2- Varis olmayanı varis kılmak ve varis olanı tamamen veya kısmen mahrum bırakmak,
3- Anlaşma yoluyla yabancı bir devlete gidip çalışarak hile ile onun malını almaktır. Fıkıh kitaplarında kaydedildiğine göre kâfir de olsa yabancı bir devletin malını çalmak veya hile ile almak haramdır.
 
SORU: Hastanede çalışan bir doktorun veya hastabakıcının hastadan hediye alması caiz midir?
 
CEVAP: Rüşvet, verilmesi için üzerine anlaşma yapılır ve şart koşulmuş olan şeydir. Hediye ise, ne şart koşulmuş ne de anlaşma yapılmış olan şeydir. Elinde selahiyet bulunan kimsenin her ikisini de alması haramdır. Elinde selahiyet bulunan kimse ister vali, ister kaymakam, ister hakim ister vatandaşın kendisine işi düşen diğer devlet memurları olsun aralarında fark yoktur. Binaenaleyh gümrüğe işi düşen bir vatandaştan gümrük memurunun hediye alması haranı olduğu gibi hastaneye işi düşen bir vatandaştan da bir doktorun hediye alması haramdır. Belediye vakıf memurları ve müslümanların işine bakan tüm görevlilerin de aynı durumda hediye almaları haramdır. Hediye alan mesul olduğu gibi veren de mesuldür. Ancak hediye vermeden işine bakılmayacağını biliyorsa verdiği takdirde günahkâr olmayacaktır, ama alan kimse kesinlikle günahkârdır.
 
SORU: Hastanın haberi olmadan iki hekimin birbirleriyle anlaşarak hasta göndermeleri ve komisyon almaları caiz midir?
CEVAP: Soruda iki şey göze çarpıyor. Birincisi; bir doktorun bir hastayı diğer bir doktora gönderip havale etmesi. İkincisi; gönderenin komisyon alması. Bir doktorun bir hastayı ihtiyaç olmadığı halde başka bir doktora gönderip muayene ettirmesi veya film çektirmesi, haram ve büyük bir vebaldir. Mesela; Birisi herhangi bir yerinden şikâyetçi olduğundan doktora gidiyor, doktor da hastalığı teşhis ettiği halde sırf meslektaşına para kazandırmak veya birkaç kuruş komisyon almak için kendisiyle anlaştığı bir doktora gönderiyor. Böyle bir davranış kesinlikle haramdır. Her iki doktor da Allah'ın indinde mesuldürler, yaptıkları iş bir çeşit hırsızlıktır. Ama birinci doktorun hastalığı teşhis edememesi veya branşıyla ilgili olmadığından hastayı başkasına göndermesinde bir sakınca yoktur. Komisyon almanın caiz olup olmadığına gelince de durum şöyledir Komisyon alan doktorun ihtiyaca binaen bizzat hastayı meslektaşına götürüp muayene ettirmek üzere aralarında anlaşma yapılmış ve komisyon nisbeti belirtilmiş ise caizdir. Çünkü burada emek vardır. Tabii hastanın ikinci doktora gitmesi gerekiyorsa durum böyledir. Ama falan doktora git, muayene ol veya filmini çek demekle herhangi bir ücrete müstehak olmaz. Yalnız Şafiî mezhebine göre bir doktor kendi meslektaşına "tavsiye edip gönderdiği her hasta için şu kadar vereceğim" derse icare olarak değil ceale olarak kabul edilir ve cealete müstahak olur.
 
SORU: Sahipsiz arazi ve mülke el koyup onu işletmekle dinen mülk sayılır mı?
CEVAP: İslâm hukukuna göre cahiliyette ve İslâmiyet'te ihya edilip işlenmemiş bir arazi etrafına bir duvar çekip işletilmekle temellük edilmiş olur. Yine bunun gibi Rum, Semud, Ad gibi kavimlerden kalan arazi ihya ile temellük edilebilir. Ancak İslâm Devleti müdahale etme hakkına sahiptir. İsterse temellüke mani olabilir. İslâm döneminde ve İslâm hakimiyeti altındaki arazi temellük edildikten sonra sahibi bilinmezse: a) Hanefî ve Maliki mezheplerine göre yine ihya ile temellük edilebilir.
b) Şafiî mezhebine göre beytulmale aittir.
c) Hanbelî mezhebine göre ise; kamu menfaatına uygun bir şekilde dağıtımı yapılacaktır.
 
SORU: Bir kimse başkasına ait yitik bir mal görür, sahibini bulmak için masraf yaparsa yapılan bu masraf kime aittir?
CEVAP: Yitik bir malın sahibini bulabilmek için, bulan tarafından, gazete gibi bir şeye ilân verilerek yapılan masraf Hanefî ve Hanbelî mezheblerine göre multakite (bulana) aittir. Çünkü onu Allah için alıp muhafaza etmiştir, böylece sevabı da külfeti de kendisine aittir. Malikî mezhebine göre o masraf sahibine aittir. Şafiî mezhebine göre ise ya beytülmale aittir, yahut mal sahibine aittir.
 
SORU: Belirli bir laboratuarla anlaşıp, yüzde alarak hasta gönderilebilir mi?
CEVAP: İslama göre mubah bir iş için çaba göstererek emek sarf edilirse, buna mukabil ücret almak caizdir. Aksi takdirde hiç emek harcamadan, çalışılmadan ücret almak caiz değildir. Ancak emek harcanmadığı halde bir tavsiye mukabilinde laboratuar sahibi kendiliğinden bir ikramda bulunursa bir sakıncası yoktur.



iskenderpasa.com Hukuki Şartlar | İletişim Yardım | Site Haritası
Copyright 2014 Avustralya MEC Topluluğu All Rights Reserved. Sık Kullanılanlara Ekle | Tavsiye Et