Kâinâtı yöneten ve hâdisâtı yaratan yüce Rabbimiz’e sonsuz hamd ü senalar olsun ki biz insanları; çok gelişmiş, çok mükemmel ve çok kabiliyetli varlıklar olarak yaratmış, nice üstün meziyetlerle donatmış..!
Allahu Teâlâ’nın mübarek kulu, en şerefli peygamberi, iki cihanın efendisi, kâinâtın serveri, Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve âlihî ve selleme teslîmen kesîrâ hazretleri, bir hadîs-i şerîflerinde müslümanları, –birbirlerini sevmek; birbirlerine yardımcı ve destek olmak, merhamet etmek, ikram ve ihsanda bulunmak bakımından– tek bir vücuda teşbih eylemiştir.
Bu benzetmenin anlam ve değerini, vücudun yapısını, organlarını ve işleyişini çok yakından bilen tıp alim ve uzmanları, çok daha iyi takdir ederler. Bu uzay ve füze çağında, ilmî araştırma ve tetkikler derinleştikçe, vücudun yapı ve işleyişindeki şaheser mükemmelliğe hayret ve hayranlık günden güne daha da artıyor. Ama basit bir bakışla ve küçük bir teemmül ve iz’anla da hemen görülür ki vücudumuz, nice harika uzuv, alet, kabiliyet ve meleke ile donatılmıştır ve bütün bunlar birbirleriyle muazzam bir uyum ve iş birliği içinde, birbirlerini tamamlayarak, destekleyerek ve besleyerek çalışırlar.
Vücudun her şeyden çok hayret edilecek yanı: Kendi kendini hayat boyu yenileyebilen, tamir eden ve geliştiren eşsiz bir mekanizmaya sahip olmasıdır. Üstelik bu kompleks ve girift organizma, bu emsalsiz ve mükemmel sistemler, ilkah edilmiş tek bir hücreden, planlı ve muntazam bir şekilde oluşmakta, gelişmekte ve daha sonradan dallanıp budaklanmakta ve detaylanmaktadır.
Sindirim sistemi, ağızdan başlayarak mide ve barsaklara, nihayet karaciğere kadar, entegre bir fabrika ve mükemmel bir laboratuar gibi çalışıp hayat için gerekli malzemeyi sindiriyor ve hazırlıyor.
Dolaşım ve solunum sistemleri ise vücudun her yanına ve tek tek bütün hücrelerine bu hayati malzemeyi ve oksijeni götürüyor, idrar yolları sistemi, artık ve zararlı maddeleri kandan süzüp dışarı atıyor.
Sinir sistemi ve harika beyin ise, en mükemmel elektronik cihazlardan ve en karmaşık kompüterlerden kat kat daha ileri ve akıllara durgunluk verecek derecede muhteşemdir.
Vücudumuzda bunlardan başka daha nice görevler, savunma ve koruma mekanizmaları, üreme ve nesli devam ettirme sistemlerimiz var. Hele hele, ruh ve kalp dediğimiz görünmez varlıklarımız, akıl, fikir, zevk ve gönül kabiliyetlerimiz, tatmayanın asla bilemeyeceği, tarifi ve tavsifi mümkün olmayacak esrarengiz iç olaylarımız!
Tebâreka’llâhu ahsenü’l-hâlıkîn! Her şeyi bilen, her şeye kâdir olan Allah’ın her işi ne kadar hikmetli, ne kadar şahâne, ne kadar güzel!
İşte müslüman toplumların ve yekpare İslâm ümmetinin de böyle olması lazım geliyor! Böyle diri, böyle organize, böyle mükemmel, böyle güzel! Sosyal hizmetler, ödevler ve görevler böyle düşünülmeli, böyle bölüşülmeli, böyle birbirlerini desteklemeli, özel ve uzman ekipler tarafından dikkat ve ihtimam ile ilim ve irfana uygun olarak böylece îfâ edilmeli ve edâ olunmalı!
Avrupa, Amerika, Asya ve Avustralya ülkelerinde çok seyahatler ettim. İleri ülkelerde en çok dikkatimi çeken husus: Sosyal bünyenin çok iyi organize olması! Geri ülkelerde ise sosyal teşkilatların azlığı ve âcizliği, beni daima muazzam üzüntülere, acılara ve mahzunluğa gark etmiş, müteessifâne derin derin düşündürmüştür.
Bence bir milletin değeri, bir toplumun kalitesi, içindeki hayır cemiyetlerinin, vakıf ve derneklerin, sosyal müessese ve teşkilatların çokluğu ve etkinliği ile ölçülmelidir. Bir fert de ne kadar çok sosyal organizasyona üye ve sosyal yönden ne kadar aktif ise o kadar değerli ve itibarlı, o kadar medenî ve modern demektir. Bir sosyal görevli, bir sosyolog mütefekkir, bir sosyal psikolog, bir idealist ahlâkçı, bir iyi niyetli içtimaiyatçı, bir arif din bilgini, bir mürşid-i kâmil bize, mühendis kadar, doktor kadar, hatta onlardan çok daha fazla gereklidir. Keşke politikacılar hep bu evsafta insanlar arasından seçilse! Milletler o zaman ne kadar çabuk kalkınır, ne kadar çok mutlu olurdu!
Değerli okuyucularım!
O halde derhal pısırıklığı ve içe kapalılığı terk edin; topluma yönelin, toplum faaliyetlerine katılın; bir sosyal aktivite içinde görev alın, dinî ve insanî, fikrî ve ahlâkî bir hizmetle meşgul olun! Bir vücudun aza ve organları gibi: Planlı, şuurlu, intizamlı, irtibatlı, yapıcı, faydalı... çalışmalara başlayın!
Müslümanlar bu arzu edilen şekilde çalışsalardı yurt içinde zulüm ve haksızlık, hile ve hırsızlık, derbederlik ve dağınıklık, gerilik ve iptidailik, pislik ve perişanlık mı kalırdı!
Müslümanlar böyle yekvücut olsalardı harp mi kaybeder, esarete mi düşerlerdi; Bosna’da, Karabağ’da... böyle katliama mı mâruz kalırlardı!
Zalim ve gaddar düşmanlar bir bakıma haklı: Cani ve katil gayrimüslimler bir yönden mazurdur! Her türlü suç ve kusur bizde, bizim Müslümanlığımızda! Allah bizi günahlarımız sebebiyle, onlarla cezalandırıp terbiye ediyor!
Ya tekrar Allah’ın dinine rücu ve avdet eder, ya da bu çileleri daima çeker dururuz. Mevlâ bizi lütfuyla ıslah eylesin. Âmîn bi-hürmeti seyyidi’l-mürselîn sallâ’llâhu aleyhi ve âlihî ecma’în!
*